ARKADASLAR HÜRİYET GAZETESİNDE TWİLİGHT İLE İLGİLİ CIKAN HABERİ SİZLERLE PAYLASMAK İSTEDİM..BUYRUN..twilight ile ilgili haberlerin ülkemizdede artmaya baslamısı süper bu arada ...
COK KÖTÜ ÖPÜŞÜYORUM..
Daha gösterime girmeden büyük bir heyecan yaratan Twilight (Alacakaranlık) adlı filmin genç oyuncusu Robert Pattison, çekimler sırasında en çok öpüşme sahnelerinde zorlandığını söyledi. Seventeen adlı gençlik dergisine konuşan Pattison "Rol arkadaşım Kristen Stewart ile olan öpüşme sahnesi benim için korkutucuydu. Özellikle de bunu yönetmenin isteğine uygun bir şekilde tuhaf bir açıdan yapmak zorunda olduğunuzda" diye konuştu.
Aslında kötü öpüşen bir insan olduğunu söyleyen Pattison " O yüzden de bu konunun detaylarına girmek istemiyorum" diye konuştu.
Genç aktör ülkemizde de gelecek yıl gösterime girecek olan filme seksi bir vakmpiri canlandırıyor.
Rol arkadaşı Kristen Stewart ise son dönemde genç kızların gözdesi olan Robert Pattison ile öpüşmeyi işinin bir parçası olarak tanımladı ve "Filmdeki Isabella rolünü almak için neredeyse yalvardım. Sonunda rol benim oldu. Bu yüzden de rolüm için yapmam gereken herşeyi yaptım. Robert ile öpüşmeye gelince, yüzeysel ve iş gerdeği yapılan bir şeydi" diye konuştu.
Stephenie Meyer'ın tüm dünyada çok satan romanından uyarlanan filmde Pattison ve Stewart'ın yanısıra Billy Burke, Ashley Greene da rol alıyor.
Filmin konusu ise şöyle: Annesiyle birlikte Phoenix’te yaşayan Isabelle “Bella” Swan, annesinin başka bir adamla evlenmesi üzerine babasının yanına Washington’ın Fork kasabasına taşınır. Edward ise, küçük kasabasında yıllardan beri ailesiyle yaşayan bir vampirdir. Uzun süre vampir kimliklerini saklamış olan aile, insan kanı içmeden, insanlara zarar vermeden sakin bir hayat sürmektedirler. Yeni başladığı okulunda tanıştığı Edward’a aşık olan Bella, bir süre sonra Edward’ın vampir olduğunu öğrenmesine rağmen ondan vazgeçemez. İkili arasında tehlikeli ve tutkulu bir ilişki başlar. Çok geçmeden ortaya çıkan Cullens Ailesi’nin düşmanları Edward’ın zayıf noktasına saldıracaktır, yani Bella’ya..
BU DA FARKLI BİR HABER
Ağustos 'un 2'si, geceyarısını bir dakika geçe, ABD 'de şimdiye kadar tek bir yazar için J.K. Rowling için yapılmış olan bir tören yinelendi. kitapçı dükkânları o saate kadar açık kaldılar ve Stephenie Meyer'in kitabı Breaking Dawn'ı satmaya başladılar. Bu kitap, Meyer 'in Alacakaranlık / Twilight dizisinin dördüncü ve (şimdilik) son kitabı. On binlerce hayran internetten kitabın sonunu öğrenmemek için tedbir aldı, şerefe partiler verdi ve evlerine çekilip heyecanla bekledikleri kitabı okudu. Yoksa Harry'ye ciddi bir rakip mi geliyor?
Twilight dizisinin ilk üç kitabı olan Alacakaranlık / Twilight , New Moon ve Eclipse , Publishers Weekly 'nin en çok satan çocuk kitapları listesinde baş sırada. Aslında Genç Yetişkin / Young Adult - YA başlığı altında tasnif ediliyorlar. USA Today 'in listesindeki en çok satan beş kitap arasında da yer alıyorlar. Publishers Weekly 'ye göre, sadece ABD 'de ilk üç kitap 5 milyon 300 bin satmış. Aralık ayında ilk kitabın beyazperde uyarlaması gösterime girince de, kitap satışlarının Rowling'in kitaplarının satışlarına yaklaşacağı söyleniyor. İngiliz yazarın Harry Potter dizisi sadece ABD 'de 28 milyon satmıştı.
Medya ilk üç kitabın başarısının ardından hemen Twilight 'ı yeni Harry Potter , Meyer 'i de yeni Rowling olarak ilan etti. Ancak iki dizinin ve yazarın benzerlikleri daha çok ticari yönleriyle sınırlı kalıyor. Twilight 'ın yalnızca kızlara hitap etmesi, onun Harry Potter gibi kültürel bir etki halini almasını engelleyecek gibi. Erkek çocuklar Meyer 'in kitaplarını okumuyor. J.K. Rowling, sırf erkek çocukları kaybetmemek için Joanne Kathleen olan adını kullanmamış, kitaplarını sadece J.K. Rowling diye imzalamıştı ki, yazarı erkek sansınlar. Hemen hemen hepsi de öyle sandı. yazarın bir 'kız' olduğunu öğrendiklerinde iş işten geçmiş, Harry bütün okurlarında bir iptila halini almıştı.
kitapçılar Twilight kitaplarını daha çok çocuk bölümüne ya da bilimkurgu/fantezi bölümüne koyuyor ama, bunlar aslında birer romans niteliğinde. Tutkulu bir aşkın dünyası bu, ama kızlar iffetli. Aynı zamanda korunmaya muhtaç, kırılgan bir halleri var ki, güçlü erkekler onları koruyabilsin. Kulağa, biraz Ann Rice katılmış Barbara Cartland dizisi gibi geliyor. Ann Rice, çünkü vampirler başkarakterler arasında. Esas kız ise annesiyle babası birbirinden ayrılmış on altı yaşındaki Bella Swan.
Kızımız, Washington eyaletindeki küçük Forks kasabasına, babasıyla birlikte oturmaya gidiyor. Bu arada, burasının gerçek bir kasaba olduğunu ve Twilight hayranlarının şimdiden buraya doluştuğunu da belirtelim. Bella okulda zengin Cullen ailesinin dört üyesini görüyor. Sonra da biyoloji laboratuvarında Edward Cullen'ın yanına oturuyor ve onun güzelliğinden nefesi kesiliyor. Başlarda çocuk ondan nefret eder gibi, ancak bir süre sonra gerçeği keşfediyor. Edward ve ailesi, kendilerini insanların canını almamaya adamış vampirler. Bu yüzden de kendilerine 'vejeteryen' diyorlar. Diğer yandan, Bella 'nın kanı Edward'a fazlasıyla iştah açıcı geliyor. Onun ahlâkÃ
ve duygusal sınırlarını zorluyor. Sonunda, birbirlerine âşık oluyorlar. kitaplar bu inişli çıkışlı, türler arası aşkı anlatıyor. Bella 'nın, bir Kızılderili kurtadam sürüsünün üyesi olan Jacob Black ile arkadaşlığı ise ilişkiyi daha da karmaşık hale getiriyor.
Bu aşk, bir, hatta iki vampire âşık olan başka bir insan yavrusuyla karşılaştırmalara yol açıyor, tabii. Ama Bella Swan, Buffy Summers değil. Buffy the Vampire Slayer farklı bir hikâye. Orada kahramanımız bir vampir avcısı, buna rağmen önce Angel 'a, sonra Spike 'a tutuluyor. Hiç değilse, onların aşkına karşılık veriyor. Buffy aslında Bella 'dan çok, kötü büyücülerle mücadele eden Harry Potter 'a benziyor. Buna karşılık Harry 'nin, sakarlığıyla dikkat çeken, kendisine zerrece güveni olmayan, olayların akışı üzerinde de pek etkisi bulunmayan Bella 'ya benzediği iddia edilemez. Ama bu Bella 'nın sadık okurlarının umurunda bile değil. Onun dördüncü macerasının çıkışını sabahlara kadar partilerde çılgınca eğlenerek kutladılar.
SIRADA FİLMİ VAR " Twilight serisinin dördüncüsü Breaking Dawn için kitapçıların önünde sabahlayan Stephenie Meyer hayranları, ilk kitabının beyazperde uyarlaması için de gün sayıyor. Catherine Hardwicke'in yönetmenliğini üstlendiği kitapla aynı adı taşıyan film, aralık ayının sonuna doğru sinema salonlarındaki yerini alacak.